bir şey aramak isterseniz

28 Eylül 2010 Salı

anne sütü


... vermek sabır işi. gerçekten.

çok şükür ki biz şimdiye kadar ciddi bir problem yaşamadık. sadece ilk günler malesef çoğu annenin yaşadığı acaba sütüm yetmiyor mu endişesini ben de yaşadım. çünkü ece daha çok ağlıyordu,daha çok gazı oluyordu, ay hava çekiyor herhalde gibi yorumlar oluyordu. bu da canımı daha çok sıkıyordu. oysa canım kızım ne yapsın ? hem bana, hem dünyaya, hem açlığa, hem doymaya dolayısıyla da emmeye yeni yeni alışıyordu sadece.

neyse ki bu konuda bilinç sahibi olmaya uğraşıyorum. okuyorum ve soruyorum. deli gibi tatlılara sarılmadım mesela. sadece ilk ayımın içinde tahin ve ürünlerinden faydalandığımı saymazsak :) bol su içiyorum ve bol emzirmeye çalışıyorum. ece nin kilo alımı da normal sınırlarda gitti şimdiye kadar. ilk başlarda ne zor bu iş, oysa mama öyle mi, iki çalkala mama hazır ver çocuğun ağzına ooohh diyordum ! evet utandım şimdi !

süt verdikçe bu işin ne kadar - klişe olacak ama - mucizevi olduğunu gördüm. bebeğiniz, ne ağzı var söyleyebiliyor ne kalkıp isteyebiliyor, sadece size muhtaç beslemeniz için. anne de kendi kanından canından ona süt veriyor, emerken sadece doymuyor, gözlerini badem badem açıp anneciğini tanımaya çalışıyor,dokunuyor, inceliyor. müthiş bir bağ kuruluyor böylece. sizin canınızdan can buluyor.

haftaya ece üç aylık olacak, kırkı bir çıksa derken kızım üç ayını bitirdi. dileğim altı aylık olana kadar sadece süt verebilmek. inşallah nasip olur.

hamiş : anne sütü ile ilgili dr. anıl yeşildal ın bir makalesini buldum internette araştırırken, çok faydalı buldum.
bir de fotoğrafı takip ettiğim blogcu anne den aldım.

26 Eylül 2010 Pazar

değişimler

ece artık büyüyor. hayır yürümeye başlamadı ama üzerindeki yeleği tutup çekiştirebiliyor ve evet bu benim için büyümesi demek !

canım kızım sen böyle bebeksin ya diğer bütün çocuklar çoook büyük geliyor. sen de bir an önce büyü istiyorum. fakat bir yandan da geçirdiğimiz zamanları,senin tatlı yüzünün halini unutmayayım diye uzun uzun sana bakıyorum, görüntüyü zihnime mıhlıyorum. ilk ayını sanki benimle yaşamamışsın gibi. sana o zaman yeterince bakmamışım gibi. o üç buçuk kiloluk bebek halin uçup gitmiş bile.
annelik demek böyle birşey olacak: karışıks. 3 aylık bebeğinin eski halini özlemek ? evet o minicik halini bilemedim gibi hissediyorum şu anda.

şimdi ise bazen seni tutup bir kokluyorum ... ohh, o kokuyu kaydediyorum hemen. çünkü benim tatlı kızım , sen kollarımda mini mini bir bebeksin, bu halin kazınsın istiyorum içime.

neyse, bu kadar duygusallığa girmeyeyim. çünkü zaten anlatmak güç. ececim şu sıra ayaklarını havaya kaldırıp hoop poposunu yana çeviriveriyor, bir bakmışız sağa bir bakmışız sola doğru dönmüş. bir de elleriyle yeleğini ya da battaniyesini tutup ağzına götürüyor.
bu dönme işi beni çok mutlu etti nedense. galiba insan bebeğinin bir bitki gibi kaldığı yerde durmasından çok hareket edebiliyor olmasına seviniyor. he bu hareket hali bir kaç ay sonra mutluluğumu nasıl etkiler bilemiyorum tabi :) ama benim kızım dünyanın en uslu çocuğu olacağı için beni o anlamda hiç üzmeyecek, hiç koştur koştur beni peşinden sürüklemeyecek,

değil mi kızım ? :)

25 Eylül 2010 Cumartesi

evden çıkabilmek ...

her şey iyi, güzel ... gezmeye gidiliyor,  hava alınacak, ece rahatlayacak.

fakat elif ?
öncelikle evi topla, çocuğun çantasını toparla, hiçbirşeyi unutma. çocuğun açlık durumunu düşün, çıkmadan son bir emzir. altını değiş, kıyafetlerini giydir. kendine giyecek birşeyler bul. alınan kiloların her seferinde tekrar yüzüne vurulmasıyla moralin bozulsun, giyecek birşey bulama, bir önceki sefer giydiklerini daha bir sev .  makyaj için yorulmuş olduğundan ve kapıdan çıkman geciktiğinden makyajı boşver, ama aynadaki koşturmaktan kızarmış yanaklarını gör.  ece yi ana kucağına yerleştir, sarmala, kendini kapıya at !

şimdilik durum bu, ileride daha bir pratiklik kazanacağımı umuyorum. hop çocuğu kaptığım gibi çıktım gibi bir durumum yok şu anda.
zaten henüz sadece yürüyerek anneme gidebiliyorum, ana kucağı yoruyor. inşallah slinge bugün kavuşacağız. o zamanki deneyimler daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. evet kolay olacak, sırtımda çanta, kucağımda ece olacak, ama kolay olacak. evet, evet :)

22 Eylül 2010 Çarşamba

' iyu iyu! ' Türkçe'si : ' beni kucağına al '



' bebek bu, ağlar '.
ece ilk doğduğunda en çok duyduğum cümle bu oldu heralde.
söyleyenlerin yakasına yapışıp ağlar da nasıl susar asıl onu söyleyin diyesim geldi hep :)

ece ağladı, ben ağladım. ilk haftamız böyle geçti. daha sonra hem ben alıştım, hem doktorumuzun söyledikleriyle ferahladım, hem de ece nin o ağlayan suratı bile bana sevimli gelmeye başladı. bu arada doktorumuzun söylediği ece nin kolikli bebek olduğuydu ve tabi bu yönü değildi ferahlatıcı olan. ama şöyle söyledi : ağlayan bir bebek sözkonusu olduğunda ilk yapılması gereken annesinin sakinleşmesidir !
ben de böyle yapmaya çalıştım ve giderek sakinleştim.

ece de kendine farklı ağlama stilleri geliştirdi bu zaman içinde. acıkma ağlaması, gaz ağlaması, uykum geldi ağlaması ve beni kucakla ağlaması ! evet hepsi farklı cidden, uykusu geldiyse mesela ağzını bile açmadan mızıldanıyor sadece. sabah onu emzirip temizledikten sonra ben kendim kahvaltı etmeye çalışıyorum. bu sırada da onu yatağına yatırıyorum ve yakınına ilgsini çekebilecek bir oyuncak koyuyorum bakması için. bir de son zamanlarda dönencesini çalıştırıyorum. ilk başta ece ilk defa görüyormuş gibi şaşkın şaşkın bakınıyor fakat max bir on dakika sonra mık mık ağlamaya başlıyor. çıkardığı ses hep aynı, bu uykum geldi ağlaması oluyor efendim :)

bir de ben yanında bile olsam bazen ağlamaya başlıyor. bana en tatlı gelen de bu, beni kucakla demesi. onu yatttığı yerden aldığım an tıp susuyor. canım kızım benim, annesini özlüyor :) birtaneciğim benim, ne çok sevdim seni bilsen...

ve evet ben onu kucağıma alıyorum. bu noktada harvey karp a kulak veriyorum, çocuğunuzu kucaklayın diyor, şımarır diye korkmayın diyor bu adam bas bas. zaten 9 ay sizin içinizde 24 saat sarıp sarmaladığınız bebeğiniz gün içinde onu kucağınıza aldınız diye şımarmaz ancak özlem giderir diyor. aynen katılıyorum :)

19 Eylül 2010 Pazar

çok çok fayda gördüm, görüyorum ...

bebeğinizi beklerken sizi neler bekler adlı kitabı ilk olarak dayımın bebeklerini beklerken görmüştüm. benim hamileliğimde ise yine o kitap bana rehberlik etti. doktorum seçil hanım da almamı önermişti zaten. doktor kontrolüne çok varsa ve sormak istediğim bir şey varsa ya da bunun için de doktor aranır mı denilen zamanlarda bana bu kitap çok yardımcı oldu.

hamileliğimin sonuna doğru da bebeğimin ilk yılında yararlanacağım  serinin 2. kitabını aldım. bir de çocuğunuz büyürken sizi neler bekler diye 3. bir kitap var. inşallah onu da okumak nasip olur :)

her iki kitapta da ay ay bilgiler var, örneğin şimdilerde 3. ay bölümünü yalayıp yuttum. evet, mutlaka anneler, teyzeler, komşular da bilgi ediniminde etkili ama insanın elinin altında profesyoneller tarafından yazılmış kaynakların olması da gerekli. şiddetle öneriyorum :)

aman doktor canım kuzum doktor

hamileliğimi öğrendiğimde ilk hizmet hastanesine gittim. 19. haftaya kadar oradaki bir doktor hanım tarafından takip edildim. fakat hastane içi muayene olmasından olabilir bilemiyorum çok yoğunluğu vardı, muayene süreleri çok kısaydı, kapısında dakikalarca beklerdik ... en sonunda annemin de yanımızda olduğu bir gün tam bir buçuk saat bekleyip içeri girebildik, toplam üç dakikada da çıktık, çünkü çok kısa bir kontrolüm olacaktı. yardımcısına da bunu bildirmemize rağmen bizi o kadar bekletmişti.

çıktığımızda annemin ısrarlarına dayanamayıp internetten iş yerime ve evime yakın aynı zamanda yapı kredi sigorta ile anlaşmalı olan herhangi bir doktor bulduk. evet aynen arama kriterlerim bunlardı :) ve böylece seçil hanım a ulaştık.

canım doktorum seçil günay avcı  ile tanışma hikayem bu. ilk muayenede beni kendine bağladı :) ikinci muyenem 24. haftada olduğu için beni ayrıntılı ultrason ya da 2. düzey ultrason incelemesi için prof. dr. recep has a gönderdi. yani kendisi ile bir daha 27. haftamda görüştük. ilk seferde kilo kontrolüm için diyetisyene yönlendirmişti beni fakat gitmediğimi ve sebebimin hiiiiç geçerli olmadığını görünce çıkışmıştı bana :) ama artık vazgeçemezdim ve iyi ki de vazgeçmemişim.

çok tatlı dilli, uzun uzun dinleyen ve anlatan, her yönüyle doğaldan yana, her anlamda bilgili bir hanım. sayesinde çok rahat bir doktor - hasta ilişkisi yaşadım. ben de -doğumhaneye kadar- iyi bir hastaydım. hasta yanlış bir tabir ya...
benimle emzirme eğitiminden,kullanacağım kreme, doğumumla ilgili olabileceklerden çocuk için eminönü nde alışveriş yapabileceğim yerlere kadar her bilgisini paylaştı. doğumda da benim o zamana kadar çizdiğim çizginin çok dışında bir görüntü sergilememe rağmen beni iyi yönetti. dediği gibi o anda üç kişinin kaderi kesişiyor, o, ben ve bebek. herkes üstüne düşeni yaptı yani. beraber tatlı ece min dünyaya gelmesine yardım ettik.

dün doğum sonrası ikinci kontrolüm oldu, ilki 3. gündeydi. ece den, emme performansından, benden, ilk günlerdeki bunalımlı halimden bahsettik. herşeyin iyi olduğunu ve normal olduğunu söyledi yine içimi rahatlattı.

doktorumu buluşum tamamen bir kısmet işiydi ve şanslıydım çok şükür, herkese tavsiye ediyorum şimdi onu, beni nasıl yönlendirdiğini anlatıyorum. ben seçil hanım a kadar dört kadın doğum uzmanına göründüm, tek bir kişiyle karşılaştırmıyorum yani. beni rahatlatarak ama realiteden de uzaklaşmadan bir hamilelik dönemi geçirmemi sağladı ve normal doğumla bebeğime kavuşturdu. çok çok sağolsun.

17 Eylül 2010 Cuma

parmak şiş kebap çok güzel !

benim tonton kızım parmak emiyorrr!
demek ki neymiş bu iş anne babayla ilgili değilmiş, çünkü ben de babası da parmak emmemişiz. ama ece önce ellerini yumruk yapıp ağzına sokmaya çalıştı ve bir haftadır da o yumruktan ayrılan daha bir ağzına layık baş parmağını keşfetti :)

parmak emmek de emzik gibi cevabı karıştırılan bir konu. internette okuduğum forumlardaki annelerin bazıları neredeyse çocukları parmak emiyor ya da emzik kullanıyor diye utanıyorlar diyebilirim, yani az kalmış özür dileyecekler. zannedersem bunun nedeni yanlış bilgi sahibi olmaları.

bir çocuk mutlaka annesinin memesinden başka bir şey emecek diye bir kural  yok tabi ama bebek olmak zor iş işte :) henüz kısacık hayatında neyi sevse hoop ellerinden almaya kalkmayalım yahu ! anne memesinde durmaya alışmasın, yara olur max. 15 dakika tutalım.
emzik sevdi aman hemen geri alalım, parmak emiyor alllaaaaaahh hemen vazgeçirelim !

oysa çocuk kendini rahatlatmak istermiş sadece meğer. dört yaşından sonra emmesi dişlerine zarar verebilirmiş. emzikteki gibi ön dişler hafifçe öne çıkmış olsa bile bıraktıklarında üst dudaklarının baskısıyla dişler normal halini alırmış. bebekler zaten bir dönem ne bulurlarsa ağızlarına götürürler ya nesnelerden önce ellerini keşfediyorlar işte. durum bu.

ayrıca öyle tatlı görünüyor ki bal kızım şimdilik keyfini bozmak istemiyorum da, öyle değil mi ?

16 Eylül 2010 Perşembe

yorgunluk

 bugünümüz biraz keyifsiz geçti. yorgunuz ikimiz de. sen uyudun, artık ben de yatacağım.
tekrar hatırlatıyorum kızım : anneler üzülmez ...

:)

15 Eylül 2010 Çarşamba

moda polisi iş başında !

efendim bu bebek kısmısının giyim işi pek bi zor. ya da bana öyle geliyor bilemiyorum.
ece doğmadan ki 6 temmuz da doğdu, yaz olmasına rağmen henüz çok küçük olacağı için kısa kollu kıyafetler almamıştım. en azından yarım kollu idi hep bodyleri. fakat havalar aşırı sıcak gidince o biiiir sürü uzun kollu takımlarımız giyilemez hale geldi.

hemen anne alışverişe gönderildi, kolsuz ya da yarım kollu da olsa tek başına giyebileceği, iç çamaşırı gibi görünmeyecek şortlu bodyler alındı. şimdilerde 0-3 ay olarak alınmış tulumlarımız ve takımlarımız giyilebiliyor neyse ki . evde rahat olması açısından tek parça tulum giydiriyorum ece ye . chicco dan bu anlamda memnunum. çıtçıtları arkada olmayan tulumları tercih ediyorum. fakat şimdi de hava değişimi nedeniyle acaba ince mi oldu, üstüne bı hırkacık mı giyse diye düşünüyorum dışarı çıkacağımız zaman.

yine 3-6 ay için babaannemizin aldığı kadifemsi 2 tulumumuz ve alt üst takımlarımız var, bir de benim aldığım 3 lü pijamasuitler. sonbaharda ve kışın giyilebilecek kıyafetlerine baktım bugün ece nin. hediyeler, benim aldıklarım derken epey bi eşyası var kızımın. ama şu eksik bundan da ne gereksiz alınmış dediğim kıyafetleri de var tabi zamanı geçen. mesela yazlık elbiseler, hiç giyilmeden kaldırılacak hediyeler gibi. bunları da ihtiyacı olanlara vermeyi düşünüyorum. kıyamadıklarımı da müstakbel ikinci çocuğuma saklamayı tabi :)

13 Eylül 2010 Pazartesi

kendime yeni bir ben lazım :)

ece nin babası bugün işine döndü. 3 günlük gezme son bir gün de evde misafir ağırlama ile geçen bayram tatilimiz sona erdi. bayram öncesinde ise yaz ve ramazan rehaveti vardı evimizde.

ece ilk doğduğunda benim kendiminde beklemediğim bir şaşkınlığım oldu. ilk haftalar ne yapacağımı bilemez haldeydim, sanki 9 aydır hamile olup bebek bekleyen ben değilmişim gibi hazırlıksız olduğumu hissettim. tek yaptığım 2 saatte bir ece yi emzirmek, onu uyutmaya çalışmak, uyurken de yanında durmak ! annem sağolsun hep yanımızda oldu ama onunla bile iki kelimeyi bir araya getirip konuşamadım doğru dürüst .

sonra neyse ki bu şaşkınlık hali geçti. ha şu anda süper rahat bir anne mi oldum, tabi ki ha-yır. ama en azından aklımı başka şeyler için de çalıştırabiliyorum. biriyle muhabbet ederken gözlerim ona bakıp beynim tamamen ne zaman uyudu ne zaman emdi diye düşünmüyor. mutfağa girip yemek yapabiliyorum mesela.

tabi ki bunda kızımın da etkisi var , o biraz biraz düzene girdikçe ben de rahatladım. zaten yeni düzenlere alışmakta hayatının her döneminde zorlanan ben nihayet bebekli bir insan olmaya alışmaya başladım. şimdi de yine eskisi gibi ev bir düzene girsin istiyorum.
ben evde tüm gün yalnız olsam da evim derli toplu olsun, kızımla ilgilenebileyim, doyurabileyim ama akşam olduğunda ceyhunu ve kendimi de doyurabileyim istiyorum :) bakalım yeni sezonla birlikte ben de yenilenirim inşallah :)

11 Eylül 2010 Cumartesi

ece nin ilk kitapları




                                                                                          
iki günden beri bayram münasebeti ile büyüklerimizi ziyaret ediyoruz. ececiğimin de ilk bayramı bu, onun da ilk ziyaretleri dolayısıyla ...
her gittiğimiz evden çıkışta bize bereket getirsin diye yumurta, pirinç, şeker tuz vb. erzak veriyorlar, eve yumurta almıyorum 2 haftadır :)

dün gittiğimiz dayımlarda ise ece nin kuzenleri eren ve zeynep ece ye bayram hediyelerini verdiler , kızımın da ilk kitapları odasında yerini almış oldu : fluffy chick ve fuzzy bee . kitaplar kumaş, sayfaları arasında hışırdayan yapraklar var, dolayısıyla çocuğun hem gözüne, hem kulağına hitap etmiş oluyoruz. şimdiden her akşam ona kitap okuyacağız. umarım ileride kızım da kitap okumayı bir hayat biçimi şeklinde benimser. bihaber bir çocuk olmasını hiiiiç istemem.

dün akşam ona okurken ben badem badem gözlerini açarak dinledi beni hem de ingilizce ! bir özellik de bu kitaplarımız ingilizce.
çocukla yabancı dilde konuşmanın ya da öğretmeye çalışmanın doğru olmadığını okumuştum ama - haluk yavuzer, anne olmak - kulağına kelimelerin gitmesini bir zararı yoktur herhalde. yavrum benim renkli renkli şeyler nasıl da dikkatini çekiyor.

biraz bilerek biraz okuyarak biraz el yordamı ... umarım bilinçli bir yol izleyebilirim bu çocuk yetiştirme yolunda ...

9 Eylül 2010 Perşembe

bugün bayram !

canım kızım,

inşallah büyüyüp sabah öpücükle bizi uyandırıp elimizi öpeceğin bayramlar da gelir .

biz bu bayram ceyhun la çocuğumuzla bir bayrama uyandık, bizim de bir 'küçüğümüz' var artık. biz büyüdük bizim bebeğimiz oldu, bu sabah bize gülücükler atarak bayramımızı kutladı.

uzaktakiler, yakındakiler herkesin bayramı kutlu olsun. dilerim sağlıkla uzun yıllar daha nicelerini görürüz...

8 Eylül 2010 Çarşamba

puset ? kanguru ? sling ?!

canım kızım,
seni doğduktan sonra ilk olarak doktoruna götürdük, 20. gününden sonra da seni gezmeler götürmeye başladık :)
tabi bu çıkmalarda hep ya baban yanımızdaydı ya da anneannen.
benim seni şu an kullandığımız ana kucaklı arabanla tek başıma merdivenlerden indirip çıkarmam mümkün olamayacak malesef.
bu nedenle ikimiz için bir çözüm düşündük  o da kanguru idi.
fakat onun da sana zarar verebileceğini öğrendik.
en sonunda bu arayış bizi baby sling e götürdü.

baby sling bebek askısı olarak türkçe ye çevrilebilir. kanguruya göre hem avantajları hem de dezavantajları var. taşıyıcı açısından kanguruyu takıp çıkarmak daha kolay. bebek içinse sling daha konforlu çünkü bebeğe anne karnında gibi hissettiriyor.
çeşitleri var : pouch sling , wrap sling , ring sling ...

biz wrap sling i tercih ettik. bakalım sen de sevecek misin ?

7 Eylül 2010 Salı

emzik kullanımı

bebeklerde emzik kullanmak eskiden normal kabul edilirken şimdilerde anneler arasında emzik kullanmanın yanlış olduğuna inanılıyor.
evet 2 yaşından sonra emziği bıraktırmak gerekiyormuş ama küçük bebeklerde bir sakıncasının olmadığını söylüyor doktorlar.
emzik bebeği sakinleştiriyor, emme güdüsünü tatmin ediyor, uykuya daha kolay geçiş yapmasını sağlıyor.

biz ece ye ilk haftasında anneannesinin yönlendirmesi ile emzik verdik, almasında ya da meme emmesi ile alakalı bir problem yaşamadık,
zaten ya geceleri uykuya geçişte ya da gün içinde sadece çok huysuzlandığı zamanlarda emiyor. yani 24 saatte yarım saati ancak buluyor ece nin yalancı meme kullanımı .

kızım sen daha çok anneni seviyorsun yani benim maggie simpson ım !! :):)

6 Eylül 2010 Pazartesi

emzirmek ...

seni ilk kucağıma verdiklerinde yüzüne doya doya bakamadım. oysa dokuz ay boyunca yüzünü görebilmeyi beklemiştim çooook büyük bir merakla.
ama seni doyurma güdüsü, annenin memesinden gelen o mucize dolu sütü sana verme isteği bu merakın önüne geçti.
göğsümü açtım, seni oraya yönelttim sen o minicik ağzınla ham! beni yakaladın ...
kızım zaten kendin miniciktin, ağzın bir nokta kadar, allah çok büyük, sen o memeyi yakaladın ve sütünü içmeye başladın.

bu böyle mucizevi bir şey ve maalesef bazı bebekler bu mucizeden yeteri kadar yararlanamıyorlar. ben dilerim ki seni uzun süre emzirebilirim, zaten şu ana kadar anne sütünden başka bir şey almadın.

bebeklerin sağlığı için,güzel beslenmeleri için en az 6 ay sadece anne sütüyle beslenmeleri ve daha sonra  eğer gerekli ise ek besinlerle  anne sütüne devam etmeleri gerekiyor, doktorlar 2 yaşına kadar anne sütü verilmesini salık veriyor.

durum böyleyken 8 haftalık ücretli izin süresi bu beslenmeye yeterli gelmiyor,
bunun için blogcu anne ve çalışan gebe nin başlattığı hareketi destekliyor ve emzirme reformu gerekli diyorum.

anneannen ...


canım kızım,
bugün anneannenin doğum günü.
inşallah akşam bize gelecekler ve beraber onun doğum gününü kutlayacağız.
sen şimdi yatağında mışıl mışıl uyuyorsun, dinlen ki akşama misafirlerine güzel görün :)

5 Eylül 2010 Pazar

hikayenin başlangıcı

tabi asıl başlangıca gidersek çoook uzun bir hikaye olur kızım ki ben sana büyüyünce tamamını anlatırım.

senin varlığını ilk öğrenmemiz ise 2009 yılının kasım ayında oldu.
zaten bir bebek sahibi olmaya babanla karar vermiştik, bir kaç ay sonra da senin varlığını öğrendik, doktor daha minik bir kesecik var içinde bir bebek olup olmadığını kesin söyleyemem dedi ilk muayenemde ama ben orada olduğunu biliyordum.

sonraki kontrolde ise senin pıt pıt pıt atan kalbinin sesini duyduk, öyle heyecanlı bir andı ki ...
ama beni asıl etkileyen ise senin ilk hareketlerini gördüğümüz muayeneydi, kollarını bacaklarını hızlı hızlı sallıyordun, hemen zaman geçsin ve seni göreyim istedim ki bu isteğim hamileliğim bitene kadar artarak devam etti :)

sen karnımda olduğun sürece beni hiç üzmedin bebeğim, çok rahat bir 9 ay geçirdik seninle, babanla hep gezdik tozduk yine eskisi gibi .
ben sana hazırlanmaya başladım, sana güzel güzel kıyafetler aldım, sana nasıl giydireceğimi hayal ederek...

artık yaz ayları yaklaşınca işimden ayrıldım evde vakit geçirip dinlenerek seni bekledim. odanı hazırladık, eşyalarını yerleştirdik.

ve sonraaa - artık bana herkesin ne zaman doğuracaksın diye sormasından sıkıldığım zamanlardı - 6 temmuz salı sabaha karşı  ufak ufak sancılanmaya başladım, sen geliyordun !

babanı uyandırdım, biraz vakit geçirdik, hazırlanıp sana hazırladığımız çantayı aldık ve hastanenin yolunu tuttuk.
oraya gittiğimizde saat 5:45 ti, sen biraz zor bir şekilde karnından çıktığındaysa 9:50.

evet sen 6 temmuz salı 2010 da sabah ona on varken dünyaya geldin, babanla benim güzel tatlı kızımız, meleğimiz oldun.
allahım sana bizimle, bütün ailemizle uzun, sağlıklı, hayırlı ömür nasip etsin birtanem.
doğumundan beri yüzüne kondurduğu gülümseme hiç bitmesin, hep böyle keyifli ol inşallah gülyüzlüm...

4 Eylül 2010 Cumartesi

merhaba...


canım kızım bugün bizimle 60. gününü yaşıyor.
burada onunla geçen günlerimi yazacağım, tatlı kızım ileride okuyup nasıl güzel büyüdüğünü görsün istiyorum,

daha doğrusu diliyorum

hoşgeldin gülyüzlüm...