bir şey aramak isterseniz

30 Mayıs 2011 Pazartesi

şikayetim var

size de olur mu bilmem ama ben bazen hiç birşeye yetişemediğimi yetemediğimi hissediyorum. gün içinde yaptıklarımdan çok yapamadıklarım kafamı dolduruyor.

tüm aklımı ece ye versem? kendimi daha hafif hissederim. çünkü benim elimde bir yavrucuk var ve ben ona neyi verirsem onu alacak, onu öğrenecek. onu ihmal etme düşüncesi beni çok derinden ama çok fazla üzüyor. bunu anlamsızca ece yi anneme bırakıp bir yere gittiysem hissediyorum akşam eve dönüşte. -ki saçma bir düşünce olduğunu tabi ki biliyorum, zira şu anda çalışıyor olabilirdim ve onu her gün bırakacaktım o zaman.

ece yanımda diyelim ve mutfaktayız. ben sabah saatleri yemek işini hallederim genelde. yemek yaparken eceyle bir beş dakika mesela hiç konuşmamışım. hemen bir kurt içimi kemirmeye başlıyor: "konuşma konuşma tabi, yemek yap. çocuk konuşmayı da öğrenemezse görürsün, gidip aşçı ol o zaman istersen." gibi...
ağır değil mi? bence ağır, içimden yükselen ses bu oluyor.

ben ece yi alıp hareket-aktif oyunlar oynayamıyorum. mesela yerde emekleyerek kovalamaca falan gibi. daha çok önümüze oyuncak alıp seslerini taklit etme, şarkı söyleme ya da kitaplarını okuyup hangisi elma, hangisi portakal gibi soru sormalar oyunlarımız. bunlar da sabah saatlerine denk geliyor genelde. sabah kahvaltıdan sonra ece yi temizle pakla, üst baş değiştir, oyunlar oyna, öpüş koklaş, uykudan sonra çık gez... hepsini yapabiliyorsam benden iyisi, mutlusu yok.

aklımı sadece eşime versem? kendimi daha içim rahat hissederim. çünkü ne yaparsan yap "koca"yı biraz ihmal ediyorsun bu ilk annelik zamanlarında. eskiden daha bakımlı, daha enerjik, daha güncel vs vs iken şimdi önceliğini bebeğine vermiş bir eş oluyorsun.

bizde ilk akla gelen yemeğiydi, ütüsüydü gibi klasik şeyler aksamıyor da eskiye göre paylaşımlar biraz aksıyor ya da aksıyor-du demeliyim. bu günlerde haftada bir gün falan beraber dışarı çıkıyoruz, biraz vakit geçirebiliyoruz. he ille dışarı çıkmak mıdır bir sohbet edebilmek demek. tabi ki değil ama uzun süre flört etmekten belki de insan "dışarı"yı arıyor :)

sonuçta ceyhun akşam normal bir vakitte eve gelmiş, yemeğimizi beraber yemiş, bir bardak çay içip iki kelam edebildiysek benden iyisi, mutlusu yok.

aklımı sadece işe güce versem? kendimi daha sakin hissederim. çünkü dedim ya yapamadıklarım hep aklımda. belki bu yüzden evin görüne yüzünü hep toplu tutmaya çalışıyorum ve bu belki benim için bir problem oluşturacak böyle giderse. çünkü salondaki onbeş bin yastıklı koltuklarımızın yastıklarını düzeltirken buluyorum kendimi hep.

oysa eve gelen yardımcı ablanın haricinde ben de evi haftanın bir günü temizlesem... ütüyü çamaşır kuruduğu gibi yapabilsem...evde hep hem ece için hem bizim için yemek olsa... dolapların içi hep tertipli, düzenli olsa... eskisi gibi hazırlıklar yapıp misafir ağırlayabilsem... buzdolabı ya da kiler dolabı hep eksiksiz olsa... o zaman benden iyisi, mutlusu yok. -olurdu :)

aklımı sadece kendime versem? yok, geçmiş olsun artık mı? ama söylemek istediğim haftanın üç günü kuaföre gitmek, kalanlarda alışverişe çıkmak, arkadaşlarla kahvaltılar, beş çayları, konserler değil. ama cidden bir gün kuaför olsa iyi olur :) söylemek istediğim eline aldığım bir kitap-dergi-gazeteyi aklını vererek okuyabilmek, kendi özeline biraz vakit ayırabilmek, belki haftanın bir günü istediğim yemek kursuna gidebilmek. bu arada ece siz dışarı çıkabilmek konusunda ise annemin hakkını yiyemem, sağolsun istediğim zaman çıkabiliyorum. sınırsız süreler değil tabi ama yeterli.

işe devam etseydim ya da çalışıyor olsaydım ihtimaline hiç girmek istemiyorum, çünkü tamamen varsayımsal olacak. ama yukarıdakilerin hepsini yapabiliyor olsaydım benden iyisi, mutlusu olmazdı.

aklımı bunların hepsine birden versem? vermeye çalışsam? işte günümüz şartlarına geliyorum. çok şükür tabi ki yaşam koşullarımdan şikayetçi biri değilim. hayatımın hiç bir döneminde de olmadım. belki çoğu kadına göre kısıtlı, çoğu kadına göre de çok iyi şartlara sahibim. ben "kendi durumumu" yazıyorum, anlatıyorum. bu haldeyken işte ben herşeye yetişememekten şikayetçiyim. bunu düzeltmeye uğraşıyorum.

1 yorum:

  1. Eminim herseye de yeti$ebiliyorsundur.Beni yazmissin desem inanir misin ?
    Ada 2,5 yasinda ama ayni haller ben de devam etmekte.Onunla oyun oynamayayim kendimi suclu hissediyorum.Yemek saatinde yemegim hazir olmamis olsun kendimi dünyanin en kötü annesi ilan ediyorum.Offf anne olmanin en zor sureti iste bu bana göree

    YanıtlaSil