bir şey aramak isterseniz

28 Mart 2011 Pazartesi

nihayet!

nihayet birşeyler yazabiliyorum! blogumu farketmeden çok sevmişim, bunu anladım. sanki ece nin maceralarını anlattığım bir tanıdığım gibi olmuş. bir sürü şeyler birikti aklımda, yazamıyorum ya inadınaymış gibi. ne kadar kötü birşey "senin" olan birşeye istediğin zaman ulaşamamak!

eceyle hayat giderek keyifli bir hale geliyor. ama zorlaşarak. keyifli yanı giderek tatlılaşıyor. beni ya da etrafımızdaki yakınlarımızı daha iyi anlıyor artık, çok tatlı tepkiler veriyor. oraya buraya emekliyor. biri bir şarkı söylemeye başlasın o da mırıldanmaya başlıyor. beni daha bir seviyor sanki ya da sevdiğini belli edebiliyor. ellerini yüzüme koyuyor, öpecekmiş gibi ağzını yüzüme sürüyor ve benim onu yiyesim geliyor. günde 1000 defa öpmek istiyorum kızımı.

vefakat eceyle ilgilenmek aynı zamanda çok da zorlaştı artık. bir kere emekliyor dedim ya, prizler, kablolar, kenarı sivri sehpamız... bir sürü tehlikemiz var. hepsinin tehlikesini en aza indirmeye çalışıyorum evde. priz ya da köşe koruması gibi, tv nin altındaki kabloların önüne set koymak gibi. bunlar önceden tahmin ettiklerim. inşallah tecrübe ederek önlem almak zorunda kalacağım olaylar yaşamayız. bir yere tutunup ayağa kalkıyor, tek elini bırakıyor, dengesini kaybedip hop düşüyor. ona daha çok vakit ayırmam gerekiyor, çünkü algıları çok açık. gözlerin nerde, anne nerde, bonbon gelmiş, şimdi meyve yiyeceksin gibi gibi sürekli uyaran gönderiyorum ona kendimce. ama çocuğu her an birşeyler öğrenmek zorundaymış gibi güdümlemek de istemiyorum tabi. bu "o nerede, bu nerede" leri sınırlı tutuyorum o yüzden. ama onun yanında yaptığım şeyleri seslendirmenin de bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum.

vakit çok çabuk geçiyor onunla ilgilenirken kısacası. bir hafta sonra 9 aylık olacak. zor ya da kolay, gün içinde yoğrulup duruyoruz. aklımda birikenleri önümüzdeki günlerde yazmaya çalışacağım, tabi yine bloguma girmemde bir problem olmazsa.

2 yorum: