bir şey aramak isterseniz

15 Haziran 2012 Cuma

tatil

yaklaşık iki hafta oldu, biz ilk 2012 in ilk tatilinden döndük efendim. sağ salim gidildi, dönüldü anlayacağınız. bu sene ağustos sonuna doğru düşündüğümüz ayrı bir plan olmakla birlikte uygun bir fırsat bulmuşken de değerlendirmiş olduk. mayısın son günlerinde antalya çok da keyifli olacaktır diye düşünerek başladık toplanmaya...

düşünmesine düşündük de havanın beklediğimizden de şeker bal olacağı aklımıza gelmemiş -biz yetişkinler için tabi :) ece için birazcık serindi bile diyebilirim, gündüzleri sıcaktan hiç bunalmadan hatta bazen denizden-havuzdan sonra ece ye bir merserize hırka giydirerek oturduk. hani güneşte hiç duramazsınız da şemsiye bulup altına girseniz de hiç kar etmez ya bazen ancak ağaçaltı falan serinletir biraz işte öyle sıcak hiiiç olmadı bizim antalya da olduğumuz hafta boyunca. akşamları ise -özellikle iki akşam- hırkasız oturmak pek mümkün olmadı, yani bundan sonra aklımızda ki haziranın ilk haftasını görmeden yaz tatili için antalya yok!

havaya bu kadar değinmemin sebebi aslında biraz günah çıkarmak. çok bilmiş çok bilmiş konuşsa da insan hata yapmadan da öğrenemiyor. ilk akşamımızda ece yi uyutma şeklimden bahsedeceğim. bebek yatağı koymuşlardı tabi odamıza. ahşap, yerden 5 cm falan yükseklikte bir yatak. ben ona bir güzel kendi götürdüğüm nevresimi serdim hazırladım, çocuğu da uyuttum yatırdım. bu arada oda dediğim ilk katta zemini bildiğin taş, toprağın üzerinde müstakil bir yapı. ece de sağolsun üstünü asla örtmeyen bir çocuk. 10 gibi uyuyan yavrucum neyse ki 1:30 gibi uyandı, git gel derken uykusuzluğuma dayanamayıp yanımıza aldırdı kendini. ama sabah ne oldu? hareketsiz, keyifsiz duran ece içtiği bir bardak su ve kahvaltısından aldığı ilk lokmadan sonra 'böhüüürr' diye kusarak annesine akıl verdi! üşütmüş yavrucağım benim yüzümden! benim yüzümden diye yazıyorum çünkü ceyhun da bana akşam ' acaba üşür mü bu çocuk' demişti! neyse ki o sabahı biraz sakin geçiren ece öğle uykusundan sonra toplanmış ve ilk günkü hızına geri gelmişti :)

hız diyorum çünkü bu tatildeki ece yi tanımla deseniz 'hızlı' derdim. çocuk ipinden kurtulmuş gibiydi sanki, çat orda çat kapı arkasında. uykudan uyanıyor mesela mahmurluk falan yok! direk dikelip 'anne matıyosun?' diyor bana. peki 'matıyoduk' ?

şöyle ki sabah kahvaltısını sevgili eşimle aynı masada yemekle birlikte hiç karşılıklı yiyemedik. bir o gitti bir ben gittim tabak hazırlamaya, e  yerken ben ece nin kahvaltısını hazırladım verdim gibi... sonra çayır, çimen, havuz, oyun derken öğle kahvaltısı peşinden ecenin uykusu ve biraz nefes alma vakti geldi. bu aralarda ilk bir 15 dakika ne yapacağımıza karar verememek yüzünden hiç birşey yapmayıp birbirimize bakmak, sonra bir kahve belki ve bir şeyler okumak oldu yaptığımız. ecenin uyanmasına yakın nöbetleşe öğle yemeği yedik derken ikindi de tekrar sabahki program... yani ceyhunla sakin, kafa oraya buraya çevrilmeden kesintisiz 15 dk sohbet bile edemedik :) akşamları ise yine üçümüz yemek yedik, daha çok karınlarımızı doyurmak denebilir tabi ona, sonra mini klüpte dans, sonra ece nin türlü insanlarla hasbıhal edişine ayakta, yakasından tutmak suretiyle iştirak falan derken piller bitip odaya çekilmek! :) böyle geçirdik işte 'tatilimizi'.

hayalimin sadece ece kısmı :)
tabi böyle anlattığıma bakmayın, şikayet değil yani, zaten beklentileri düşürerek gittiğimiz için hayal kırıklığı falan yaşamadık. ama insanın aklında şöyle bir imaj uyanmıyor değil : anne baba şezlonlarında uzanmış, kitap okuyorlar. çocuk sadece onların şezlonglarının çizdiği sınırda elinde havuz topuyla oynuyor. bu arada havuz topu dedimse havuzda oynamıyor çayır çimende oynuyor. hatta arada gelip annesinin öğlen hazırladığı sandviçten de ısırıklar alıyor. ve hepsinin ağzında gevşek bir de gülümseme var! :)))

bizde ise yandan göründüğü gibi baba kitabı bırakmış kızı izliyor, kız topu ısırma peşinde -nedense!- anne kitaptan geçmiş zaten dikiz modunda. ama neden olmasın di mi ama benimki de ? belki seneye ? olmadı di mi yine :)


not: ece 11.5 aylıkken gittiğimiz tatilin yazısı burada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder