bir şey aramak isterseniz

20 Haziran 2012 Çarşamba

bi' düşün!

geçenlerde internetten tanıdığım annelerden sena twitter da kurdukları site fikirdenk.com için şöyle bir soru sordu: 'en çok para verdiğiniz bebek ürünü hangisi? ' tabi ki soru için grup grup düşünülebilir, mesela bir oyuncağa da çok para verdiğini düşünebilir insan, ama bunu atıyorum bir yatağa verdiğin parayla karşılaştıramazsın gibi. ben soruyu şöyle algıladım, yaram olduğu için, 'para verip de bana en çok dokunan' neydi? fazla düşünmeme gerek olmadı zaten, araba!

efendim hamile olunca insan kafasını oraya buraya çevirdiğinde öncelikli diğer hamileleri ya da küçük çocukluları görüyor. e dolayısıyla da kullandıkları alet edevatları. şöyle gözüme kestirdiğim bazı modeller vardı puset ve ana kucağı için, bakındık, bakındık... ve aklımızca kendimize uygun modeli bulduk. ece doğduktan bir kaç gün sonra ceyhun gidip satın aldı, geldiiii. tercihimiz maxi cosi citi modeliydi. ece oturana kadar ana kucağını kullanacaktık. ki o bu : 

sonra ise ana kucağını kaldırıp arabamızı şu şekilde kullanacaktık: 

öyle de yaptık, ama nasıl yaptık?

daha önce evden nasıl çıkıp bir yere gittiğimi anlatan bir yazı yazmıştım. şimdi ona ek yapacağım. sevgili okuyan kişi, bizim evimiz üçüncü katta. asansörümüz yok. aslında bilen için daha bir şey söylememe gerek yok. ama bilmeyenler için açayım:

çocuğu, çantasını, kendimi hazırladıktan sonra ece yi ana kucağına yerleştiriyordum. çanta sırtımda, ana   kucağı elimde 3 katı iniyordum. arabanın alt kısmını çalınır malınır diye apartman görevlimizin dairesinin olduğu bir alt kata bıraktığımız için ece yi  merdivenin başına bırakıp bir kat da öyle inip çıkıyordum. sonra biri bir elimde biri diğer elimde dışarı çıkıp apartmanın önündeki 5 basamağı çıkıyordum. ana kucağını kaldırıp az önce açmış olduğum arabanın baz kısmına monte ediyordum ve olması gereken konuma ulaşabiliyordum! bu sıralarda ecenin 6-8 kg arası olduğunu, arabanın, 11 kg olduğunu, sırtımdaki çantanın 2-3 kg olduğunu, kendimin de bir 10 kg fazlam olduğunu da belirteyim. çıktığın gibi bir de geri dönmek var onu da düşünün.

bu çılgınlık yahu! insan her gün bu şekilde dışarı çıkar mı? çıktım ama, arabamız ağır  yüzden dışarı çıkamıyoruz diye bir bahane olabilir mi?! ama bu durum hamilelikle birlikte her iki dizimde de ortaya çıkan menisküs nedeniyle bana çok acı veriyordu. e bir dünya para verdiğimiz arabayı bırakıp başka bir şey almayı da düşünmüyordum. ama annem düşünüyordu! anne yüreği demek kadıncağız en sonunda  'ben alıcam Elif, lütfen! ' dedi ve ben de gidip ece ye ikinci bir araba aldım. 

fakat bu sefer öyle pahalı, markalı falan diye hiç bakmadım. olay buraya ulaştığında ece artık oturabiliyordu zaten o yüzden ben de gittim bunu aldım :

aldeba diye bir marka. bir önceki üç parçaya verdiğimiz paranın 1/8 ine aldığımı da ekleyeyim. e kendimize göre az para verdim çalınsa da üzülmem diye de apartmanımızın giriş katında kolondan oluşan bir yer var, kullanmadığımız zamanlarda durması için de katlayıp  orada bıraktım. eski arabamızı da katlayıp bizim arabanın bagajına koyduuum! 

ve ne oldu? ancak haftasonları ailece arabayla bir yere gittiğimizde kullanmış olduk o koca arabayı! peki alırken aklımız nerdeydi ? :) herhalde 'amaan indirir çıkarırım' diye düşündüm ya da hiç düşünmedim. yoksa aklın yolu bir derler ya zorlanacağım apaçık ortada.! 

şimdi puset alacaklara tavsiyem diye bir cümleye başlasam olmayacak tabi ama arkadaşlarım! kullanacağınız şartları düşünün lütfen. ele güne gösteriş olsun diye de marka falan bakmayın. tabi ki insan çocuğuna kendi alabileceğinin en iyisini almak istiyor ama bir yandan da zaman çok çabuk geçiyor. ece şimdi hiç bir arabaya binmek istemiyor. 'kendiim, kendiiiiim' diye söyleniyor kendisi yürümek istiyor gibi...

özetle insan bazen sadece 'edinmek' istiyor. çoğunluğa uyuyor. bu beni en çok etkileyen ama alıp da kullanmadığımız başka başka ürünler de sayabilirim. belki onları da artık başka bir yazıya :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder