bir şey aramak isterseniz

30 Aralık 2010 Perşembe

sevgili 2010 ...

bize kızımızı getirdiğin için sana teşekkür ederiz. :)

bizim için güzel geçen bir yıl oldu çok şükür...

2011 de inşallah ece nin sağlıkla büyüdüğünü, yürüdüğünü, konuştuğunu göreceğiz. allah hepimize güzel günler görmeyi nasip etsin. bana da zayıflamayı :)

portakal ağacında hatice nin bahsettiği gibi benim bu yıl için kelimelerimi seçtim : dinginlik, sağlık, şükür...

sizinkiler ne olacak ?

29 Aralık 2010 Çarşamba

bebeklerin ağlamalarının 12 sebebi

baby center ı blogcu anne yi okurken öğrenmiştim. o günden beri de takip ediyorum. üye olduğunuzda size bilgilendirici mailler de atıyorlar. bebeğinizin haftalık gelişimi ile ilgili mesela, her hafta bir mail alıyorum. bir de kendi bültenlerini gönderiyorlar. bunlardan birinde geçen hafta bana gönderilen mailde şöyle bir başlık vardı : 12 reasons babies cry. yani  bebeklerin ağlamalarının 12 sebebi. okuduktan sonra burada da yazmak istedim.

1- açlık

bebekler ağladığında ilk akla gelen sebep. açlığının işaretlerini öğrenmek ağlama aşamasından önce bebeği beslemenize yardımcı olacaktır. yenidoğanlarda izlenebilecek bazı işaretler  mızıldanma, dudakalarını emme, parmağınızı ağzının kenarına getirdiğinizde dönüp yakalama, ellerini ağzına götürme olarak sayılabilir.

2 - kirli bez

bazı bebekler altlarını kirletir kirletmez bunu belli ederken bazıları bir süre size izin verebilir. her iki durumda da kontrol etmesi en kolay oasılık bu.

3 - uyku ihtiyacı

uyumak bebekler için sandığımızdan daha zor. onu sallıyor olsanız bile özellikle uyku vakitleri geçmişken ya da çok yorgunken mızıldar ya da ağlarlar.

sitede verilen örneğin aynısını biz de yaşamıştık. şöyle ki ece ilk doğduğunda mızıl mızıl ağlıyordu gece uykusundan önce. bazen 2-3 saat sürüyordu bu. gündüzleri de bizimle uzun süreler uyanık kalıyordu. bana söylenilen bebek uyur emer uyur emer bizde gerçekleşmiyordu bir türlü. 6 saat falan uyanık kaldığını biliyorum. biz bu sırada kolik olduğunu düşünüp banyolara sokuyorduk, elma yağıyla masajlar yapıyorduk ve sab-simplex veriyorduk. bu arada ben üzülerek söylüyorum ki geç yatarsa daha uzun süre uyuyacağını zannediyordum.

oysa ne zaman ki çocuğu belli bir düzende emzirip uykuya götürmeye başladım bu ağlamalar kesildi. aşırı yorgunluktan uyuyamıyormuş meğer bebeğim.

4 - sarılma isteği

bebekler sarılmanıza muhtaçtır. ebeveynlerinin yüzlerini görmekten, seslerini duymaktan, hatta kalp atışlarını dinlemekten hoşlanırlar. ağlamak bu sarılma ve yakın olma isteğini belirtmenin bir yoludur.

5 - karın ağrısı problemleri ( gaz, kolik vb. )

gaz ya da kolikle ilişkili karın ağrısı problemleri ağlamanı başlıca nedenlerinden. aslında bu gizemli kolik şu şekilde tanımlanmış bir problem : en az ftada üç gün, en az günde üç saat durdurulamayan ağlama seansları.

eğer bebeğiniz beslendikten hemen sonra ağlamaya ya da mızıldanmaya başlıyorsa bir çeşit karın ağrısı çekiyor olabilir. çoğu ebeveyn bu problemi dindirmek için gaz giderici damla ya da bitkisel bir karışım kullanıyor. fakat bunların herhangi biri kullanılmadan doktorunuzun onayını almalısınız.

6 - gaz çıkarma isteği

yemekten sonra bebeğin ağızdan gaz çıkarması zorunlu değildir. fakat ağlıyorsa bu rahatlamasının en iyi yolu olabilir.

bebekler meme emerken ya da biberonla beslenirken gaz yutarlar ve eğer bu gaz çıkmazsa rahatsızlık duyabilirler. yine de bazı bebekler hemen gaz çıkarma ihtiyacı duyarken bazıları bu durumdan rahatsız olmayabilirler.

7 - çok soğuk ya da çok sıcak

bebeğiniz bezini değiştireceğiniz zaman kıyafetlerini çıkardığınızda ya da poposunu soğuk bir mendille sildiğinizde üşüyorsa bu durumu ağlayarak protesto edebilir.
yenidoğanlar çok sıcak olmamakla birlikte sıcak olmayı üşümeye tercih ederler.

8 - gözümüzden kaçanlar

bebeğiniz küçücük ayak parmağına dolanmışve dolaşımı kesen bir saçtan rahatsız oluyor olabilir.veyahut bazı bebekler giysilerdeki öten ya da batan işlere ve etiketlere karşı daha hassas olabilirler.

9 - diş çıkarma

diş çıkarma her bir diş çıkarken dahi acı verici olabilir. bazı bebekler daha çok etkilenebilir ama genellikle tüm bebekler bu durumdan rahatsız olurlar.

eğer bebeğiniz sebebi olmadan mızıldanıyorsa parmağınızla damağını kontrol edin. çıkmak üzere olan bir dişle karşılaşabilirsiniz. ilk dişler 4. ay ile 7. ay arası çıkabilir fakat bazen daha erken de bebeğinizin dişi gelebilir.

10 - daha az uyaran isteği

bebekler çeşitli uyaranlar sayesinde etraflarındaki dünya hakkında bilgi sahibi olurlar. bütün ışıklar, sesler, elden ele kucaktan kucağa dolaştırılmalar... yeter artık diyen bir bebek bunu ağlamakla belli etmek isteyebilir. bu durumda bebeği bir süre sakin bir yere alabilirsiniz.

11 - daha fazla uyaran isteği

bu konuda talepkar bir bebek dünyayı görmek konusunda daha istekli olabilir. sıklıkla da mızıldanma ya da ağlamasını dırdırmanın tek yolu aktif halde kalmaktır. bu da ebeveyn için yorucu olacaktır !

12 - kendini iyi hissetmeme
bebeğinizin tüm temel ihtiyaçlarını karşıladınız, rahat ettirdiniz ve hala ağlıyorsa hasta olmak üzere olabilir. ateşini kontrol etmenizde fayda olacaktır.

hasta bir bebeğin ağlaması diğer ağlamalardan farklıdır. eğer bebeğinizin ağlaması her zamankinden farklı bir tonda ise içgüdünüze güvenin ve doktorunuzu arayın.



 işte sundukları sebepler bunlar. elimden geldiğince çevirmeye çalıştım.

gerçek şu ki bir annenin bebeğinin dilinden anlaması ya da anlamaya başlaması çok önemli bir dönüm noktası. onun verdiği işaretleri kendi anadiline çevirebilme yetisi olsa keşke annelerin hepsinde. yetenek doğuştan yok belki ama sonradan 'öğrenilebiliyor'. nasıl olduğu sadece bebeğinizle sizin aranızda .

24 Aralık 2010 Cuma

diş diş diş !

ece nin dişi çıktı ! alt sol dişi. jilet gibi, öyle tatlı ki !

ama bu bize nasıl döndü ? iki gecedir uyuttuğumuz bebek çıt pıt uyanıyor. uyurkrn bırakıyoruz usulca, gerek babası gerek ben. iki dakika sonra ağlayıp dönmeye başlıyor ve kendisi de tekrar uykuya dalmıyor. yani diş çıkarırkenki huzursuzluk hali kendini gösterdi.

neyse olsun da bu kadar olsun.

22 Aralık 2010 Çarşamba

yeni dönem

artık ece tam 5,5 aylık. çok çok tatlı bir kız oldu şimdiden :)

annesi de çok tatlı, çok sevimli. ( duy da inanma cümlesi ) kilolu ve sempatik ifadesinin tam karşılığı şeklindeyim şu an. ama artık bu değişecek inşallah. çünkü bugün bir diyetisyene başvurdum artık. burada da yazmaya karar verdim. böyle yaparak vazgeçip kendimi yarı yolda bırakma ihtimalimi düşürmek istiyorum.

eski halime dönersem normal kilolu olacakmışım. ilk hedef bu. yani tam 10 kilo vermem lazım. ideal kiloma da 15 kilo var. bu da ikinci hedef. hele bir ilki gerçekleşsin zil takacağım !

gelişmeleri yazıyor olacağım. dilerim mutlu yazılar olur hep.

menüsküs, minisküs, mönüsküs. lütfen bana küs !

efendim doğrusu menisküs. biliyorum zira tanıştık.

ece nin doğumundan bir iki ay sonra sağ dizim ağrımaya başlamıştı. ben tabi ki ilk başlarda dikkate almadım sonra canım yanınca ağrı kesici krem sürüp bandajladım. bu sırada da gücümü hep sol dizimden aldım. öyle olunca sol dizim de ağlamayana memem yok diyerek kendini ağrılara verdi.

ikisinin birden ağrımasına dayanamayan ben de 10 gün kadar önce doktora gitim. mr çektirmemi istedi, çektirdim veee sonuç iki dizimde de menisküs dejenerasyonu çıktı. şimdi bir diklofenak ağrı kesici ve bir merhem kullanıyorum, faydasını da gördüm.

bu duruma gelmenin sebebini ben sadece kiloya bağlamıştım ki doktor bey şöyle bir açıklama yaptı : 'hamilelik ve doğum kaın vücudu için zorlu süreçlerdir ve bazen bazı problemleri ortaya çıkarabilirler. örneğin bir masada bir çatlak vardır ama görmezsiniz, üzerine büyük bir yük koyduğunuzda çatlak büyür, farkedersiniz. ' kilo da tabi yine istenmeyen durum.

ece yi slinge koyup merdivenleri inmek cidden canımı acıtıyordu, birkaç gündür daha iyiyim. üç hafta sonra tekrar bir kontrolümüz olacak, bakalım hayırlısı...

10 Aralık 2010 Cuma

kış geldiiiii




allah'ım, sen evsizlere, dışarıda çalışanlara, evde de olsa çocukları üşüyen insanlara yardım et.
diyerek başlamak istedim çünkü ben kışı seviyorum! giyinirsin, kaloriferi, sobayı artık hangisini kullanıyorsan yakarsın, oooh mis gibi ısınırsın. peki ya yazın öyle mi ?! kafayı kırdım çıplak gezeceğim desen bile kar etmez sıcaklar oldu bu sene. ve maalesef tam da benim doğum yaptığım günlerde.

çok çok zor günler geçirdik dolayısıyla ece ve annemle. evimiz tam olarak öğlen güneşi alıyor. öğlen iki de güneş bir vurmaya başlıyordu, 19:30 a kadar 'pişiyorduk'. pişiyorduk u tam kelime anlamıyla kullandığımı belirtmek isterim. derecemiz 31-32 yi gösteriyordu evin içinde. klima ise sıcaklar hemen bitmeden önce, ramazanın sonunda takıldı evimize. daha önce yok çarpar, yok bebek küçük, yok alerji yapar diye istemedim, hatta tutturdum diyebilirim. biraz cahillik galiba. çocuğa daha çok zarar verdiğimi sonra anladım. zaten en son ben bir gün sıcaktan ağladım, bildiğiniz gözyaşlarıyla, klima da öyle geldi.

havalar hafif serinleyip salonda eceyle camlar kapalı, üstümüzde normal insan kıyafetleri ile ilk oturduğumuz gün hissettiğim mutluluğu anlatamam. daha önce bu evde oturmuyor muydun diye düşünenlere : 1- işte olduğumuz için günü hiç evde geçirmiyorduk. 2- salonda oturmuyorduk. 3- havalar hiç bu seneki kadar sıcak olmamıştı geçmişte !

şimdi kış kendini iyice hissettiriyor  ve ben mutluyum. zaten kapalı puslu havaları severim. acaba yaz çocukları yazı sevmiyor mu yoksa ben miyim değişik hisseden ?

6 Aralık 2010 Pazartesi

5 aylık

ece kuşu beş aylık oldu ve bu ay 350 gr almış.
hani ek gıda ? hani anne sütüne devam ?

doktorumuz ek gıdaya geçtiğimiz şu zamanlarda bu kadar kilo almasının normal olduğunu söyledi ve endişeli bakışlarıma cevaben ' çocuğun kilosu gayet normal. kilo alma büyüme göstergesi değildir, çocuğun boyunun uzaması, baş çevresi büyümesini gösterir ' dedi ve ece nin boyunun bu ay 3 cm uzadığını söyledi beğenerek.

ilk ara öğünümüzü meyve suyu yerine meyve püresi olarak değiştirebilir miyim diye sordum, olur dedi. muz vermeye başlayacağım. ben kendimce buna çok sevindim, kendim sevdiğim için belki. çorbasına da artık mevsim sebzelerinden ekleyebileceğimi söyledi. onun dışında aynen devam.

durum bu. 350 gr !
:)

5 Aralık 2010 Pazar

yeni yerler keşfetmek (!)

ece kızım epey bir zamandır dönmeye başlamıştı. fakat artık yaptığına dönmek diyemiyorum. dolanıyor !

doktorumuz 3 aylık kontrolünde bu çalışmalar çok sevimli ama ilk düşmeler de bu zamanlara denk gelebilir çok dikkat edin demişti. öyle yapmaya çalışıyoruz. inşallah hiç düşmez ece yatağından, koltuklardan falan. ayaklanınca engellenemeyecek bir şey ama bu kadar minikken olmasın.

ben evin içinde dolanırken yani onun yanında olmadığım zamanlarda en güvenli yer yatağı. -idi. :) yani yine öyle ama sürekli de gidip kontrol etmem ya da kamerasını yanımdan ayırmamam gerekiyor artık. çünkü benim kızım yatağının içinde fırdolay dönüyor ! bazen ya yüzünü yorganına gömüyor ve kolunu yatağın kenarına geldiği için kurtaramıyor ya da köşelere gidip başını oraya sokuyor. ama bence en tehlikelisi geçen gün yukarıda gördüğünüz gibi yaşandı. tombik yastğının köşesine gitmiş ve orda kalakalmıştı. sesi nasıl derinden geliyor diye ben de koşarak gittim, pıt hemen fotoğrafladım çünkü çok da komikti görüntü. hareket etmek için poposunu yukarı yukarı kaldırmaya çalışıyordu kuzum benim.

anlaşılacağı gibi kızım çok maceraperest. uzun ve zorlu yollar gözünü korkutmuyor ! misal başka bir örnek :


1 Aralık 2010 Çarşamba

nasıl bir sevgi...


sabahları ece ile uyanıyoruz. ben onu kendi odama alıyorum. biraz keyif yapıyoruz. sonra emiyor, altını değiştiriyorum ve ben toparlanma, kahvaltı vs. sebeplerden yanından ayrılıyorum. normalde birkaç dakika sonra mızıldanmaya başlayabiliyor. kendi odasına geçiyor, oyuncaklarına bakınarak eğleniyor.

fakat iki sabahtır benim yatağımda uyuyakalıyor tekrar. sebebi burnu hala tıkalı gibi sabah normalden daha erken uyanması. bu sabah yanına gittim. uyumak üzereydi. gözlerini hafif açıp bana o aralıktan bir baktı, çokkkk tatlı bir şekilde gülümsedi. sanki ' annecim çok tatlı bir uyku bastırdı, biraz kestireceğim ' der gibi baktı bana.

o daldı, ben yanına yattım. allah tan korkmasam hop onu kucağıma alıp sımsıkı sarılacaktım, uykusunda bebeğim nasıl korkardı. kıyamıyor insan tabi.sadece ellerini koklayıp öptüm. ama içimden, sanki göğsümden bir şey akıyor ona doğru, her an ece ye sarılmak istiyorum. insan ne kadar aciz diye düşündüm. bu sevgi ile başetmeyi öğrenmek lazım. şu andaki duygu yoğunluğunda yaşasaydı tüm anneler hiç birimiz normal hayatımızı yaşayamaz olurduk çünkü. hepimiz annelerimize bağlı yaşıyor olurduk. herhalde evlada alıştıkça, o büyüdükçe bu sevgi dizginleniyor, başka paylaşımlara kayılıyor. şimdi sadece bize bakıp gülümseyen bebeğimiz bizimle konuşmaya başlayacak mesela. sevgiden alınana haz onun bıcırık kelimelerine kayacak.

yoksa diyorum ya bu sevgi yoğunluğu ile yaşamak bir hayat boyu mümkün değil.
meleğim, fiziki olarak değilse bile kalbim sana hep sarılmış olarak yaşayacak hayatım boyunca, seni çok seviyorum gülyüzüm...